Kültür Sanat
SicilyaÂ’daki Ä°slam Medeniyetinin AvrupaÂ’ya Etkileri - Mehmet AZÄ°MLÄ°
Sicilya, Haçlı Seferleri ve Endülüs ile birlikte İslam Medeniyetinin Batıya etki yaptığı üçüncü bir yoldur. Rönesans’ın Batının aydınlanmasına en fazla etkiyi yaptığını kabul edersek, Avrupa’nın İslam Medeniyetinden en fazla etkilendiği ana damar Sicilya’dır denilebilir.
Prof. Dr. Mehmet Azimli
GiriÅŸ
Medeniyet, dönemsel bir yapılanma olmaktan ziyade, insanlığın ortak gayretinden ortaya çıkan bir yapılanmadır. Ä°nsanlığın ürettiÄŸi deÄŸerler genel olarak, ortak bir havuzda birikir ve her medeniyet bu birikimden faydalanır. Tarihte yaÅŸayan medeniyetler, gerçek baÅŸarıyı diÄŸer medeniyetlerin maddi ve kültürel birikimlerini kullanarak elde etmiÅŸlerdir. Müslümanlar da Antik Helen, Roma, Hint ve Çin medeniyetlerinin ürettiÄŸi deÄŸerleri, transfer etmiÅŸlerdir. Konumuzla baÄŸlantılı olarak örnek verirsek; Me’mun, Ä°slam Medeniyetinin sıçrama merhalesi olarak kabul edebileceÄŸimiz Beytü’l-Hikme’ye Anadolu’nun birçok yöresinden topladığı gibi, Sicilya’da bulunan antik kitaplardan da getirtmiÅŸti.1
Müslümanlar, elde ettikleri bu birikimlere katkılar yapıp kendi bünyesine katarak yeni bir medeniyet üretmiÅŸler ve ürettiklerini baÅŸka toplumlarla paylaÅŸmışlardır. Avrupa bu paylaşımdan en geniÅŸ ölçüde faydalanmıştır. Bu anlamda nasıl ki Ä°slam Medeniyetinin temelinde Helen, Roma, Hint ve Çin medeniyetlerinin birikimleri varsa, bu günkü Batı Medeniyetinin de temelinde Ä°slam Medeniyetinin etkisi bulunmaktadır.2 Ä°slam’ın Batı üzerinde icra ettiÄŸi tesirleri, siyasi ve idari yapıdan mimariye, ziraattan endüstriye, yaÅŸam standardından dil ve edebiyata kadar hemen her alanda görmek mümkündür.3
Bu çalışmamızda, OrtaçaÄŸ Ä°slam Dünyasının en önemli merkezlerinden biri olan Sicilya’da Müslümanların kurduÄŸu yapılanmanın Batı dünyasına etkisi konusunu inceleyeceÄŸiz. Åžunu da burada hemen ifade edelim ki; Ä°slam Medeniyetinin Batıya tesirinin yolları anlatılırken, Sicilya’daki Ä°slam Medeniyetinin tesiri üzerinde fazla durulmamıştır. Bunun sebebi anlatımların özellikle Ä°spanya ve Haçlı seferlerinin Batıya tesiri üzerinde yoÄŸunlaÅŸması sonucu Sicilya’daki Medeniyetin tesirinin onların gölgesinde kalmasıdır.
İslam Öncesi Sicilya
Ä°slam öncesinde Sicilya, Bizanslıların Arapları sürgün ettikleri yer olarak bilinir. Nitekim Bizans’a baÄŸlı Gassânî emirlerinden Numan b. Münzir, isyan edince buraya sürülmüştü.4 Müslüman fetihlerinden önce Sicilya’da hâkim olan güç Bizans’tı.5 Bizans, Sicilya’yı o dönemde bir atlama taşı gibi kullanıyor ve buradan Kuzey Afrika’daki Müslüman topraklarına baskınlar düzenliyordu.6 Sicilyalılar Bizans’ın buradaki yönetiminden pek de memnun deÄŸillerdi. Nitekim m.668 tarihinde adayı ziyaret eden Ä°mparator II. Kostans’ı hamamda öldürmüşlerdi.7
Sicilya’nın Fethi
Sicilya, ilk olarak Hz. Osman devrinde m.649 veya m.652 yılında Åžam valisi Muâviye'nin deniz kuvvetleri komutanlığına getirdiÄŸi, Muâviye Ä°bn Hüdeyc tarafından fethedilmeye çalışıldı ancak ele geçirilemedi. Daha sonraki Müslüman akınları, m.720 tarihinde Yezid b. Ebî Müslim, 8 m.728 tarihinde BiÅŸr b. Safvan, 9 m.731 tarihinde de Müstenir b. Haris, 10 Abdülmelik b. Katan, 11 m.734 de Ubeyd b. Habbab’ın bir Bizans ordusunu yenmesi12 ve m.736 da Kusem b. Avâne’nin Sicilya’daki Evveliye’yi ele geçirmesi ÅŸeklinde devam etmiÅŸtir.13 Bütün bu akınlar sonucu Bizanslılar adada Müslüman akınlarından oluÅŸan korku sonucu birçok kale ve hisarı tahkim ettiler. 14 Bu türden gerek kara savaÅŸları gerek denizde gerçekleÅŸen mücadeleler Sicilya’nın AÄŸlebîler tarafından kesin olarak fethine kadar devam edecektir. 15
Adanın Müslümanlar tarafından kesin olarak fethi, Abbasîler döneminde Kuzey Afrika'da hâkimiyet tesis eden AÄŸlebîler tarafından gerçekleÅŸecektir.16 Adada isyan eden Bizanslı komutan Fimi’nin isyanı baÅŸarısız olunca, AÄŸlebilere müracaat ederek AÄŸlebi emiri Ziyadetullah’ı adanın fethi konusunda teÅŸvik edip onun tereddütlerini giderdi. Bunun üzerine Ziyadetullah, Kadı Ebû Abdullah Esed Ä°bnu'l-Furât’ı, ordu komutanlığına getirip, emrine de 10.000 piyade, 700 süvari ve yaklaşık 100 gemi vererek Sicilya'nın fethine memur etmiÅŸti.17 Ä°bnu'l-Furât, m.827 tarihinde Sicilya'nın Tunus'a en yakın noktası olan Mazerâ'ya çıktı ve Saragosa’yı kuÅŸattı. Bu sırada Müslümanlar arasında çıkan veba salgını sonucu Kadı Esed Ä°bnu'l-Furât vefat etti. Ä°bnu'l-Furât'ın yerine geçen komutan Muhammed ibn Ebu'l-Cevârî, Saragosa kuÅŸatmasını kaldırdı. AÄŸlebî hükümdarı Ziyâdetullah'ın gönderdiÄŸi yardım sayesinde güçlenen Müslümanlar, m.831 yılında Palermo'yu ele geçirdiler. M.840 yılında daha kuzeydeki Bari kenti fethedildi. M.843 yılında yani Sicilya Adasındaki Mazerâ kentine ayak basıştan on beÅŸ yıl sonra Messina ele geçirildi.18 Sonuçta Sicilya AÄŸlebîler tarafından m.827'de baÅŸlatılan ve m.902 yılına kadar devam eden bir asra yakın fetih harekâtı sonunda fethedilebildi.19
Sicilyalılar ise bu fetih olayına karşı çabuk teslim olmamışlardı. Nitekim onların isyancı bir kavim oldukları Sicilya valisinin Fatımi Halifesi Mehdi’ye gönderdiÄŸi mektupta açıkça ifade edilmektedir.20Müslüman fatihler, Sicilya’daki halka daha önceki Bizans yönetiminden daha hoÅŸgörülü bir yönetim sergilediler.21 Kadın ve çocuklara vergi indirimi uyguladılar.22 Sicilya bir müddet sonra m.947’den itibaren Fatımilerin gönderdiÄŸi Kelbi asıllı valiler tarafından yönetilmeye baÅŸlandı.23 Kelbiler döneminde Sicilya’nın yönetim ve kurumlar açısından Kayravan, Mısır ve Endülüs’le yarışa girdiÄŸini görüyoruz.24
Sicilya Adasının fethi, Ä°talya’daki Ä°slâm fetihleri için köprü vazifesi gördü. Artık Ä°talya üzerine de seferler yapılmaya baÅŸlanmıştı.25 Müslümanlar IX. yüzyılda gerçekleÅŸtirdikleri akınlarla Güney Ä°talya'yı, Malta'yı ve bazı sahil ÅŸehirlerini ele geçirerek Roma’ ya doÄŸru ilerlediler. Aynı zamanda Alp daÄŸlarını aÅŸmak suretiyle X. yüzyıl boyunca Orta Avrupa içlerine seferler düzenlediler.26 Buralarda bulunan bazı kaleler, hisarlar ve yer isimleri, söz konusu eserlerin o bölgelere giriÅŸilen askerî seferler esnasında yapıldığını göstermektedir.27
Normanlar Döneminde Sicilya
İslam Medeniyeti Müslümanların İtalya hâkimiyeti yarım asırdan fazla sürmedi. M.880 yılında Bizans İmparatoru I. Vasil, İtalya'nın Güney sahilinde bulunan Toronto şehrini geri aldı. Bundan birkaç yıl önce Bari sahil şehri Müslümanlar tarafından kaybedilmişti. Bir kaç yıl sonra da İtalya'nın en güney ucu olan Kalabria eyaleti de Müslümanların elinden çıktı. Bu arada Müslümanlar arası iç mücadeleler de başlamıştı.28 Bu durum özellikle Ağlebîlerin yıkılması ile idari bir zaafın oluşması üzerine onun topraklarına mirasçı olan Şiî Fatımîlerin döneminde yoğunlaştı. Bir asırlık Ağlebî hakimiyetinin sona erişi ile 1.5 asırlık Fatımî dönemi başlamış oldu. M.1040 lardan m.1060 lara kadar mahalli asillerin yönettiği adada, bu tarihten itibaren Normanların baskıları başladı ve m.1072 de Palermo, 16 yıl sonra da Saragosa, Normanların eline geçti. M.1091 de ise ada tamamen işgal edildi.29
Normanlar, Müslümanlardaki kültürel birikimi fark ederek onlara karşı müsamahakâr davrandılar. Mücadele gücünü yitiren Müslümanlara ilim ve sanat alanında eserler verme imkânı verdiler. Böylece bundan sonraki uzun müddet boyunca Ä°slam kültürü, Grek, Roma kültürü ile yoÄŸruldu ve yeni bir medeniyet ortaya çıktı. Greklerdeki güzellik duygusu, Åžarkın bilgisi ve Romalılardaki canlılık birleÅŸmiÅŸ yeni bir oluÅŸum çıkmıştı.30 Normanlar dönemini bir anlamda Ä°slam Medeniyetinin Avrupa’yı aşılama dönemi olarak deÄŸerlendirirsek yanlış olmaz. Bunun neticeleri ve meyveleri ise yüzyıllar boyu devam edecektir.31
Sicilya’daki ilk Norman kralı I. Roger, papalığın teklif ve baskılarına direnerek Sicilya’lı Müslümanların zorla HıristiyanlaÅŸtırılmalarını engelledi. O, adadaki Müslüman kalifiye kitlenin baskı karşısında göç edeceÄŸinden korkuyordu. Adadaki bu topluluktan istifade etmek için orduda, bürokraside çalışan Müslüman mühendis ve askerleri muhafaza edip hatta ağırlıklı olarak onları tercih etti.32 OÄŸlu II. Roger da aynı siyaseti izledi. O, en gizli devlet sırlarını bile Müslüman danışmanlarıyla görüşürdü. Yönetiminde Müslüman liderleri taklit ederdi, onu bilmeyen Müslüman sanırdı. I. William da benzer siyaset güttüğü için onun ölümünde Müslüman kadınlar gözyaşı dökmüşlerdi.33 Ä°bn Cübeyr, II. William’ın denizde boÄŸulma tehlikesiyle karşı karşıya kalan Müslümanları kurtarmak için çok para isteyen balıkçılara paralarını ödeyip onları kurtardığını, ayrıca o olmasaydı Müslümanları köleleÅŸtireceklerini onun lütfuyla kurtulduklarını anlatır.34
Bu dönemden sonraki fetret döneminde bazı isyan giriÅŸimlerine giriÅŸip bunun sonucunda büyük sıkıntılara maruz kalan Müslümanlar, 35 II. Frederik’in bazı dönemlerinde rahatlığa kavuÅŸmuÅŸlardı. II. Frederik, Ä°slam dininin hayranı, Ä°slam kültürünü seven ve öğrenmek isteyen bir kiÅŸi idi. Ä°slâm düşüncesinin tesiri altında kalarak bu dine karşı ilgi duymuÅŸtu. Etrafında Müslüman âlimleri bulundururdu.36 Müslümanlar, m.1250 yılında II. Frederik’in vefat etmesinden sonra baskılara maruz kaldılar. Böylece, yaklaşık 250 yıl süren (m.1091) fiilî hâkimiyetten ve 400 yıl süren ikametten sonra, (m.1249)37 Sicilya’da Ä°slam’ın ve Müslümanların hikâyesi büyük oranda sona erse de, etkisi tarihte yerini almış ve günümüze kadar devam etmiÅŸtir. Kalan Müslümanlar ise kimileri sürgün edilirken38, kalanlar da zorla HıristiyanlaÅŸtırılmışlardır.39
Sicilya İslam Medeniyetinin Batıya Tesiri
Sicilya’da yerli halk ile Müslümanlar arasında barış içinde bir yaÅŸama düzeni kurulmuÅŸtu. Ä°ktisadi ve ticari faaliyetler çok geliÅŸkindi.40 Bir zamanlar savaÅŸ gürültüleri ile çalkalanan ülkede ÅŸimdi camiler, medreseler, saraylar inÅŸa edilmeye baÅŸlanmıştı. Müslümanlar Sicilya'daki hâkimiyetleri sırasında adaya birçok yenilik getirdiler. Hıristiyan ahaliye geniÅŸ bir serbestlik tanıdılar. Vergileri hafiflettiler. BaÅŸÅŸehir Palermo'da bu dönemde bulunan 300 cami bölgedeki Ä°slam kültürünün ne derece hâkim olduÄŸunu göstermektedir. Müslüman kadınlardan etkilenen Sicilya’lı kadınlar Müslüman kadınların modasını takip ederek peçe takarlardı.41 Hatta öyle oldu ki toplumdaki insanlar farklı dinlere mensup olmalarına raÄŸmen aynı kıyafetlerinden dolayı birbirlerinden ayırt edilemiyordu.42
Ä°slam hâkimiyeti boyunca, esasen geçmiÅŸ eski medeniyetlerin hatıralarıyla yüklü Sicilya'yı, Eski Grek ve Roma'nın kıymetli kültür mirası ile karma bir hale gelmiÅŸ olan DoÄŸu- Ä°slam kültür cereyanları kaplamış bulunuyordu ki bu karma kültür, Norman istilasindan sonra nihayet kesin bir ÅŸekil alabilmiÅŸ ve Norman kültürüne kendine has ayrımcı karakterini verebilmiÅŸtir. O zamana kadar sulh zamanının güzel sanatları yerine, harp sanatı ve mücadele alanlarında kafalarını yoran Müslümanlar, Normanların adayı ele geçiriÅŸlerinden sonra, her alanda sahip oldukları deha sayesinde, Ä°slam-Norman sanat ve kültürü alanında ortaya çıkan zengin fikri patlamada tam bir verimliliÄŸe ulaÅŸabilmiÅŸlerdir.43 Norman Kralları ve onların yerine geçen varisleri, sadece Sicilya adası deÄŸil, aynı zamanda Güney Ä°talya üzerinde de hâkimiyet kurmuÅŸ olduklarından, Ä°slam Dünyasındaki kültür varlığının, birçok unsur ve deÄŸerleri, Ä°talya Yarımadası ve Avrupa içlerine aktarılıp iletilmesinde bir köprü vazifesi de görmüştü. Onuncu asrın ortalarından itibaren Ä°slam dünyasındaki birikim açık bir ÅŸekilde Alp sıradaÄŸlarının kuzeyinde göze çarpmaya baÅŸlamış ve kıta Avrupa’sını sarmıştır. Bu etki sadece bilim teknik alanında deÄŸil günlük yaÅŸam tarzı ile de alakalıdır. Yani Batı karanlık çaÄŸdan kurtulduysa bunu biraz da Sicilya’ya borçludur.
Sicilya, Haçlı Seferleri ve Endülüs ile birlikte Ä°slam Medeniyetinin Batıya etki yaptığı üçüncü bir yoldur.44 Rönesans’ın Batının aydınlanmasına en fazla etkiyi yaptığını kabul edersek, -bazı bilginler kabul etmese de- 45 Avrupa’nın Ä°slam Medeniyetinden en fazla etkilendiÄŸi ana damar Sicilya’dır denilebilir. Bu anlamda Sicilya’daki Ä°slam Medeniyeti, Ä°slam kültür ve medeniyetinin bir paratoneri, iletkeni olmuÅŸtur. Böylece Avrupa’nın içinde bulunduÄŸu karanlık devir bir deÄŸiÅŸim gösterirken, bunda en önemli pay Müslümanlara aittir. Ä°slam Dünyasında üretilen bilim, felsefe ve teknolojiler, atlama taşı olarak farz edebileceÄŸimiz bu önemli adadan Avrupa’ya nakledilmiÅŸtir. Avrupa’daki aydınlanma sürecinin de özellikle Sicilya’nın kuzeyinde yer alan Ä°talya’dan baÅŸlaması bunun en önemli kanıtlarından biri sayılabilir. Müslümanlar, Avrupa’ya Sicilya yoluyla birçok teknoloji yanında, kâğıt, pusula ve barut gibi teknolojik ve askeri alanda Avrupa’yı çok ileri noktalara götürecek hayati keÅŸifleri öğretmiÅŸlerdi. Yapılan çeviriler ile Batılılar, kendilerinden kat kat üstün olan bu bilim ve teknoloji karşısında endiÅŸeye düşmüş, Ä°slâm’dan ve onun siyasi kuvvetinden telaÅŸlanıp46 çok yoÄŸun bir gayretle bunları elde etmenin yollarını araÅŸtırmaya baÅŸlamışlardı. Bu gayret de Batının atılıma girmesine sebep olmuÅŸtu.47 Åžimdi bu etkileÅŸimin hangi alanlarda yoÄŸunlaÅŸtığına altı baÅŸlık altında göz atacağız.
Siyasi Etki
Müslümanların Sicilya’da kurdukları siyasi yapılanmanın, kendilerinden sonra gelen Normanlar dönemi ve dolayısıyla onun da etkisiyle Avrupa siyasi yapılanması üzerinde etkileri olmuÅŸtur. Sicilya’yı ele geçirerek burada bir krallık kuran Normanlar, AÄŸlebi, Fatımi, Kelbi dönemi Müslümanlardan kalma saray adet ve merasimleri, 48 bu baÄŸlamda Müslümanlar döneminde kurulan yönetim kurumları olan divanları, Ä°slam dünyasında kullanılan özel kalem anlamındaki Haciplik müessesesini49 ve Müslümanlardan kalma muhafız alaylarını da uygulamada aynen devam ettirdiler. 50 Buradan da Avrupa’ya geçmesine vesile oldular. 51 Adanın Normanlar tarafından iÅŸgal edilmesinden bir asır sonra bile Hıristiyanların idaresi altındaki Sicilya'da en yüksek makam ve vazifelerin Müslümanlar tarafından doldurulması, Müslümanların kadılarının olması ve ticaretin önemli bölümünü ellerinde tutmaları görülmeye deÄŸer durumdur.52 Onların yönetimi dışardan bakılınca adeta yarı Ä°slami bir yönetimdi denilebilir.53
Bu dönemde Norman Kralları, daha önceki Müslüman krallar gibi giyiniyorlar, yarı Müslüman hayatı yaşıyorlardı. Müslüman dünyasında adet olan ve adına Tıraz denilen krallara ait özel elbiselerin üzerindeki yazı geleneÄŸini devam ettirip, Arapça kûfi yazıyla yazılan bu elbiseleri giyiyorlardı. Bunun bir örneÄŸi, Almanya’daki Normburg müzesinde bulunan Sicilya krallarına ait H.520 tarihli üzerinde Arapça kufi yazılar bulunan tıraz elbisedir.54 Resmi dil hemen hemen Arapça idi. Kralların bazıları Arapça biliyorlardı. Arapçanın etkisi her yere hâkimdi. Diplomaların bir kısmı Arapça olarak dolduruluyordu.55 Maliye Müslümanların elinde idi, bu yüzden mali dil tamamen Arapça idi. Hükümdarlık alameti olarak kabul edilen para basımında da Müslümanların etkisi devam ediyordu. Paraların üzerinde Arap figürleri vardı ve aynı zamanda bazen kelime-i tevhit, bazen de besmele yazılıyordu. Resmi iÅŸlerde Hicri takvim kullanılmaya devam ediyordu. Kısacası Sicilya’daki Norman hâkimiyeti Ä°slâmi yönetim karakterini devam ettirmiÅŸti. 56
Kral I. Roger, Sicilya’ da esas itibariyle Müslümanlar zamanındaki eski idari sistem ve teÅŸkilatını aynen muhafaza etmiÅŸ, hatta yüksek mevkilerdeki Müslüman idareci ve memurlarını makamlarında muhafaza etmiÅŸti. 57 O, eski sistemi yıkmaktan öte kullanmayı tercih etmiÅŸti. BaÅŸkenti Messina deÄŸil, Müslümanların baÅŸkenti olan Palermo yapmıştı.58 Onun Palermo'daki sarayı Batılı olmaktan çok, DoÄŸulu bir saray görünümündeydi. 59 Bastırdığı paraların üzerinde Saf suresi 9. ayet yazılıydı. Bu bilgiler gerek sikkeler ve gerekse de belgelerle sabittir.60
II. Roger’ın ordusunun çoÄŸunluÄŸu Müslümanlardan oluÅŸuyordu ve bu ordusuyla m.1130-1154 yıllarında Güney Ä°talya’ya saldırmıştı. Ordudaki Müslüman kuvvetler önemli bir yekûn oluÅŸturmakla birlikte aynı zamanda mancınık ve kuÅŸatma aletleri gibi ordunun teknolojik ihtiyaçlarını da Müslümanlar üretiyorlardı.
II. Roger, Müslüman kıyafeti ile dolaşıyordu ve giydiÄŸi elbiseler, Ä°slami tarzda desenlerle süslüydü. Onun Hıristiyan olduÄŸunu bilmeyen bir kimse onu Müslüman zannederdi.61 Bu yüzden kendisine “yarı dinsiz” deniliyordu.62 Bu dönemde Sicilya’da en yüksek rütbe “Ammiratus Ammiratorum” yani “Emiru’l-Ãœmera” idi. “Emîru’r-Rahl” kelimesi de “Amiral” e dönüşmüştü ve Hıristiyan denizciliÄŸinin ilk amirali de bir Arap idi.63 Bu durum, Norman Sicilya’sını, Hıristiyan dünyası tarihinde bu özelliÄŸiyle yegâne Hıristiyan Devleti durumuna getirmiÅŸti.64 II. Roger, Arapça bilirdi. Ä°mzası “Elhamdulillahi şükran li-niamihi” idi. 65 Lakabı Ä°slam Dünyasındaki hükümdarların kullandıkları lakaplara benzer ÅŸekilde “Mutez Billah” idi.66 Halen Viyana müzesinde sergilenen kaftanı kufi yazılarla süslüdür. I. William’ın unvanı “Hadi bi Emrillah”, iken, II. William’ın ki “Mustaiz Billâh” idi.67
Kral II. William, kraliyet nimetlerinden yararlanma, kanun koyma, yönetmelik yapma, adamlarına bürokrasideki rütbelerine göre davranma, krallığı ihtiÅŸamlı hale getirme ve bu ihtiÅŸamları sergileme konusunda Müslüman sultanlara benzemeye çalışmaktaydı. O, en önemli karar meclisi olan kraliyet meclisine Müslümanları almıştı.68 Namaz vakti gelince kralın yanındaki Müslümanlar gruplar halinde ayrılıp namaza giderlerdi. Ä°bn Cübeyr, onu aşçısının ve terzisinin Müslüman olduÄŸunu, bürokrasinin ve sarayın çoÄŸunun Müslümanlardan oluÅŸtuÄŸunu, kralın en gizli konuları bile Müslüman danışmanlarıyla paylaÅŸtığını belirtir. II. William’ın imzası “Elhamdulilahi Hakka Hamdihi” idi. Bu durum bir anlamda galibin maÄŸluba tabi olması anlamına geliyordu ki baÅŸka yerde pek görülmemiÅŸtir.69
Sicilya Kralı II. Frederik, doÄŸu kıyafetini ve Müslüman âdetlerini o kadar çok benimsemiÅŸti ki70 m.1250 de öldüğünde Arap kıyafetleri ile kefenlenip defnedilmiÅŸti. O ayrıca Arapçayı öğrenmiÅŸ, Ä°slâm düşünürlerinin kitaplarını orijinallerinden okuma imkânına sahip olmuÅŸtu. II. Frederik’in imza yetkili kiÅŸisi Ä°bn Abdurrahman adında bir Müslüman idi ve onun adına yetkili elçilik görevinde de bulunuyordu. Pek çok Sicilyalı devlet adamı gibi sarayında DoÄŸudakine benzer haremlik-selâmlık kurmuÅŸtu. II. Frederik bir yandan kendi özel yaÅŸayış ve alışkanlıkları, diÄŸer yandan resmi hayatında yarı yarıya doÄŸulu idi. Onun papalığın yetkilerini kısıtlamayı amaçlayan ve dünyevî otoriteyi tamamen sivil yönetime bıraktırmayı planlayan tavırlarından rahatsız olan papa, onun aleyhinde aforoz kararı çıkarttı. Papanın ölümü üzerine II. Frederik, yeni Papa'nın seçimini de engelledi ve böylece Hıristiyan âlemi bir buçuk yıl dinî liderden mahrum kaldı. Ancak m.1243 yılında papa seçilebilen IV. Innocent, önce II. Frederik ile iyi geçindi, ancak tekrar araları açıldı. II. Frederik çoÄŸunluÄŸu Müslümanlardan oluÅŸan bir ordu ile Roma'yı kuÅŸattı ve Papa, m.1244 yılında kenti terk ederek Fransa'nın Lyon kentine kaçmak zorunda kaldı. Ertesi yıl burada bir Konsil toplayarak imparatorun yeniden aforoz edilmesini ve imparatorluk görevine son verilmesini öngören bir karar çıkartmayı baÅŸardı ise de bu kararı uygulayacak bir dünyevî otorite bulamadığı için, bir türlü tatbik imkânı bulamadı.71
II. Frederik döneminde en çok dikkat çeken şeyin İslam siyasî rejimi olduğu anlaşılmaktadır. II. Frederik, her söylediği sözün Tanrı buyruğu olduğunu düşünen kutsal Papalık yerine, ancak Tanrı'nın kesinleşmiş olan buyruklarını uygulamakla görevli bir hilâfet rejiminin daha tutarlı olduğunu düşünerek Kilise'nin otoritesini kısıtlamaya ve İslam dünyasında yakından tanıma imkânı bulduğu hilâfet sistemini, Batı dünyasına taşımaya kalkışmıştı. Papa ile mücadelesi bunun üzerineydi. O, böyle bir rejimi daha makul buluyordu. Nitekim onun bu çabaları, belki de papalığın batı dünyasında önemini yitirmesinin ve kilisenin dünyevi egemenliğine son verecek olan laikliğin başlangıcının ilk işaretleri olarak görülebileceğini söyleyebiliriz. 72
Mimari ve Sanatsal Etki
Sicilya'da Müslümanların gelişiyle başlayan yoğun şehirleşme, yanında İslam dünyasından edinilen bilgi ve tecrübelerin adaya akışını sağladı. Fetihle beraber başlayan imar faaliyetleri İslam hâkimiyetinin bitişi ve Müslümanların Norman dönemindeki müsamahakâr ortam gereği kendilerini ilmi ve sanatsal faaliyetlere vermeleriyle doruğa ulaştı. Normanlar, burada buldukları mimari, sanatsal zarafet ve estetiğin esiri oldular. Onlar Müslüman kralların yaşadıkları saraylara yerleşmekle kalmadılar, bunlara benzer saraylar yaptılar.73
Bu dönemde mimarideki İslami tesirler yoğun olarak görülüyordu. Müslümanlar, mimariye sonsuz bir incelik ve hayal hissi veriyorlar, mimarinin cazibeliğini ve orijinalliğini canlı renklerle fayansların, mermer harçlarının, iç içe örülü binlerce geometrik şekillerle gayet ince oyulmuş ve kesilmiş alçıların üzerindeki yazıların karakterlerine ve hayali yapraklardan yapılan pırlantaların dekorasyonuna yansıtıyorlardı.74 Müslüman sanatkârlar, Palermo'daki Palatine Kilisesinde görülen mozaik ve kitabelerden anlaşıldığı üzere, Sicilya ve İtalya'nın güney bölgelerinde uzun seneler boyu mesleklerini devam ettirmişlerdi.75
Sicilya'daki Norman mimarisi Roma ve Ä°slâm üslubunun baÅŸarılı bir karışımı oldu. Mimarîdeki süslemelerde ise tamamen Ä°slâm geleneÄŸinin izleri hâkim oldu. Mesela Rönesans’ın bir model ve icadı olarak tanıtılan Campanili (kilise çan kulesi), Kuzey Afrika'dan özellikle Fatımi döneminin sanatsal etkileriyle yapılmış ve bilhassa Mısır'dan alınmış minare yapısının özel bir biçimiydi.76
II. Roger tarafından baÅŸÅŸehir Palermo'da inÅŸa ettirilen büyük kilise binasının tavanları, Ä°slami tesir altında kalarak yapılmış resimler, desenler ve Kufi yazılarla süslenip bezenmiÅŸti ve kiliseden çok camiye benziyordu.77 Hiç şüphesiz bu yapıda ve Sicilya'daki diÄŸer abidelerin yapımındaki gibi Müslüman sanatkârlar kullanılmıştı. Bugün Vatikan'daki Hıristiyan Müzesi ve diÄŸer müzeleri süsleyen mücevher kutuları ve piskopos asaları da dahil, bir çok fildiÅŸi eÅŸya bu devre ait Sicilya-Ä°slam sanatını en güzel bir biçimde göstermektedir.78 Ä°bn Cübeyr, II. William dönemi Ä°slami mimariye göre da yapılan sarayların güzelliklerini anlatmaktadır.79 II Frederik’in kurduÄŸu ÅŸatoda bir Arap tarzıydı. 80
Müslümanların Sicilya mimarisine çok ÅŸey kattıkları, Batı’da özellikle de Ä°talya’da bilinmektedir.81 Sivri kemer tarzı, Batı’da bambaÅŸka bir ÅŸekilde kullanılmakla birlikte gotik mimariyi etkiledi ve bu durum Gotik ve Rönesans yapılarında görülmektedir.82 Mısırda kurulan ilk Müslüman-Türk devleti olan Tolonilerin yaptığı camideki tasarımların Sicilya yoluyla özellikle Roman sanatında kullanıldığı ve sonra da Gotik sanatının ana motifi olarak yüzyıllar boyu Avrupalıların ruhunu ve gözünü okÅŸadığını görüyoruz.83 Batıdaki sanat eserlerindeki yonca yaprağı ÅŸeklinde kemer kubbe kasnakları, çiçek motifleri, mozaik kaplama, oymacılık Sicilya yoluyla Almanya’ya geçmiÅŸti. Sicilya mimarisinde görülen Kufi hat ve ahÅŸap ve fildiÅŸi oymacılık kilise yapılarında görülebilmektedir. 84 Ä°talya’da geç OrtaçaÄŸ ve Rönesans’ta yapılan kuleleri Kahire’deki ve daha doÄŸudaki kuleleri karşılaÅŸtırırsak, daha büyük benzerlikler ortaya çıkar. Bu yapı türleri Ä°talya üzerinden Avrupa’nın diÄŸer yerlerine yayılmıştı. ÖrneÄŸin, Ä°ngiltere’deki birçok karışık kemerler, Kahire’de yapılmış daha eski kemerlere çok benzemektedir. XVII. yüzyılın sonunda, Londra’daki kiliseler için yapılan kulelerin örneÄŸini daha önceki cami minarelerinde bulmak mümkündür. 85
Ä°slam sanatının etkisi Ä°talya’da deÄŸiÅŸik boyutlarda ortaya çıkıyordu. Bu dönemde ciltlenen kitaplar, tamamen doÄŸulu bir dış görünüm içerisindeydi. Müslümanların kitaplarında görülen fevkalade ciltçilik, artık Hıristiyanların yazdığı kitaplarda da görülüyordu. Bunlar Müslüman sanatkârlardan öğrenilmekteydi. Ayrıca Musul’da geliÅŸtirilen ve Sicilya üzerinden Ä°talya’ya giren pirinç eÅŸya üzerine altın, gümüş yahut kırmızı bakır iÅŸlemeciliÄŸigeliÅŸmiÅŸti.86 Sicilya üzerinden Ä°talya’ya giren oradan Fransa hatta Ä°ngiltere’ye kadar uzanan Zecel türü Arap güftelerinin müziÄŸe etkisini de unutmamak gerekir.87
Ä°lmi Etki
Ä°slam hâkimiyetinden sonra Sicilya, Müslümanlar tarafından ilim, kültür, ticaret merkezi haline getirilmiÅŸ ve burada bilim ve medeniyet teÅŸekkül etmiÅŸtir. Ä°slami dönemde Ä°slam dünyasının bütün bilgi birikimi buraya akmıştı. Gerek doÄŸudan gerek gerek Endülüs’ten buraya yoÄŸun bir kitap akışı vardı. 88 Åžimdi sıra bunların batıya aktarılmasındaydı.
Sicilya'da Müslümanlar tarafından kurulan medreselerde çeÅŸitli milletlerden bilim adamları bir araya gelmiÅŸ ve her ÅŸey gerçekler üzerinden öğretilmiÅŸti.89 Adayı ziyaret etmiÅŸ olan Ä°bn Havkal, o dönemlerde sadece Palermo’da 300 müderris olduÄŸundan bahseder.90 Normanlar dönemiyle birlikte Güney Avrupa’da, Ä°slâm medreseleri taklit edilerek ilk üniversitelerin kurulduÄŸu görülmektedir. Bunların mimari özelliÄŸi, ders programları, eÄŸitim usulleri tamamen Ä°slâm medreselerinin taklidiydi. OrtaçaÄŸ Ä°slâm eÄŸitim sisteminin, Batı’da ve bir dereceye kadar Sicilya kraliyet sarayında bir yer edinmiÅŸ olduÄŸunu görmekteyiz.91 Bu arada Ä°talya, Ä°spanya ve Güney Fransa’dan birçok kimsenin Ä°slâm medreselerine tahsile geldikleri görülmektedir.
Sicilya, Ä°slâm Medeniyetinin yayılmasında ve birçok unsur ve deÄŸerlerinin Ä°talya yarımadası ve Avrupa içlerine aktarılıp iletilmesinde köprü vazifesi gördü. Norman Kralı II. Roger (m.1130-1154), Arapça öğrendiÄŸi gibi, Arapça yazılan eserleri toplamış ve büyük coÄŸrafya b ilim adamı Ä°drisî gibi Müslüman bilim adamlarını alanlarında araÅŸtırma yapmaya teÅŸvik etmiÅŸtir. Nitekim Ä°drisî, m.1154'te yazdığı II. Roger’e övgülerle baÅŸlayan Kitâb-u Rucâr adıyla da meÅŸhur olan Nüzhetu'l-Müştâk fî Ä°htiraki'l-Âfâk adlı eserini II. Roger'a takdim etmiÅŸtir.92 Eser, kendisinden önceki bilgileri özetle nakletmekle kalmaz, aynı zamanda bilgi toplamak maksadıyla çeÅŸitli ülkelere gönderilmiÅŸ olan kimselerin topladıkları orijinal malumatı da içerir. Topladığı bilgileri tenkidi bir süzgeçten geçiren Ä°drisî, bu eserinde dikkati çeken bir geniÅŸ görüşlülük getirmekte ve dünyanın yuvarlaklığı gibi bir takım esas gerçeklere de sıkı sıkıya sarılmaktadır. Bu abidevi eserinden ayrı olarak Ä°drisi, II. Roger için küre biçiminde bir gök haritası ile daire biçiminde baÅŸka bir dünya haritasını, her ikisi de gümüş üzerine olmak üzere imal etmiÅŸtir. 93 Bu eser ile Batılılar dünya coÄŸrafyası konusundaki yetersiz bilgilerini geliÅŸtirdiler,94coÄŸrafi keÅŸiflere çıkacak olan Ä°spanya ve Portekiz gemicileri ilk bilgilerini buradan öğrendiler95 ve bu kitap batıda üç buçuk asır boyunca aşılamadı.96 Bir anlamda bu kitap, dünyanın keÅŸfine, dolayısıyla batının sınıf atlamasına büyük katkı saÄŸlamış oldu. II. Roger döneminde bir Arap Müslüman sultan için Palermo’da günlük sıcaklıkları ölçen bir alet yapmıştı.97 Yine bu dönemde bu gün batının kullandığı rakamlar Avrupa’ya geçmiÅŸti.98
Ä°slam kültürüne aÅŸina olan II. Frederik'in, Arapçayı ana dili gibi bildiÄŸi bilinmektedir.99 Katıldığı haçlı seferi esnasında birçok Müslüman âlimle görüşmüştü. Ä°slâm kültürüne çok meraklıydı. Müslüman bir kadıdan ders aldığı, Sicilyalı bir Müslüman’dan mantık okuduÄŸu bildirilir.100 O, m.1224 yılında Napoli’de bir üniversite kurmuÅŸ ve bu üniversiteyi, Ä°slâm düşüncesini Batı’ya tanıtmak için bir akademi haline getirmiÅŸti. Buraya birçok Arapça eserler toplamış, bu kurumun en önemli iÅŸi Arapçadan Latinceye tercümeler yapmak olmuÅŸtu. Burada Aristo ve Ä°bn Rüşt’ün eserleri tercüme edilerek ders kitabı olarak okutuluyor ve çeviriler Paris ve Polonya’ya gönderiliyordu.101 Bu durum, II. Frederik hanedanı düştükten sonra da devam etmiÅŸtir. Ayrıca Bologna üniversitesine Arapça kitaplar hediye etmiÅŸti.102 O, mütercim Michael Scot'a sarayında geniÅŸ imkânlar vererek Ä°slam bilim ve düşüncesine ait pek çok eseri Arapçadan Latinceye tercüme ettirmiÅŸti. Michael Scot,103 Aristo'nun biyoloji ve zooloji'ye dair Arapçaya çevrilmiÅŸ eserlerinden Latinceye bazı tercümeler yapmıştı. Aristo'nun bir eserini Ä°bn Sina'nın yaptığı ÅŸerh ile birlikte özet halinde tercüme edip hamisi II. Frederik'e takdim etmiÅŸti. Grekçe olan aslı halen kayıp Optica gibi birçok eser Arapçasından Latinceye çevrilmiÅŸtir. Daha çok tıp, astronomi ve matematiÄŸe dair eserlerin tercümelerinin yapıldığı Sicilya'da bu çevrilen eserlerin, asırlar boyu birçok sayıda el yazmaları çıkarılarak Avrupa'da yayılmıştır. Bu tercüme iÅŸinde Sicilya'nın gösterdiÄŸi gayret, birinci derecede önem taşımaktadır ve bu gayret Ä°talya’da gerçekleÅŸtirilen Rönesans’ın baÅŸlangıcına iÅŸaret eden adımlar olmuÅŸtur.104 Sonuçta doÄŸrusunu söylemek gerekirse Helenistik kültüre dayandığı iddiasıyla yola çıkan Batılıların Helenistik kültürün korunmasına yönelik katkıları Müslümanlardan daha azdı.105 Bu korumada esas görevi yapanlar Müslümanlar olmuÅŸtu. Müslümanlar Sicilya’yı fethettikten sonra klasik eserleri ve antikiteyi Avrupalılara sundular.106Batılılar da eski Yunan eserlerini okumak için Arapça öğrendiler.107 Bologna’daki gerek tıp ve gerek hukuk merkezlerindeki öğrenciler nesiller boyu Ä°slami kıyafetler içerisinde doÄŸudan gelen eserlerin ÅŸerh ve haÅŸiyelerini yaparak bir anlamda doÄŸunun talebesi oldular.108
II. Frederik, Arap tıbbının yayıldığı merkezlerden biri ve dünya çapında şöhreti olup kilisenin inhisarında eÄŸitim vermeyen109 Salerno Tıp Okulu'na önemli destek verdi.110 Nitekim Batı tıbbının doÄŸuÅŸunu saÄŸlayan ve üzerinde etkisi olup,111 kurucularından biri Müslüman olan ve tam bir Ä°slami mimari ile yapılan,112 Salerno Tıp Okulu’nun geliÅŸiminde Arapçadan tercüme edilen eserlerin önemli rolü olmuÅŸtu.113 Salerno Tıp Okulu’nda hocalar Arapça kaynaklardan ders veriyorlardı.114 Ayrıca II. Frederik, Müslümanların Sicilya’da oturtmuÅŸ oldukları farmokoloji(eczacılık) ilgili prensipleri aynen kabul edip devam ettirdiÄŸini ve bunu bir kanunla yürüttüğünü biliyoruz.115
II. Frederik, Ä°slam dünyasındaki emirlerle yazışmakta, dünyanın muhtelif bölgelerindeki bilginlere sorular yöneltmekteydi.116 Bu sorular, el-Ecvibetu's-Sıkaliyye diye şöhret bulan bir dizi eserin yazılmasına neden olmuÅŸtur. Devrin önde gelen bilginlerine yönelttiÄŸi sorulara tatminkâr cevaplar verenlere büyük hediyeler göndermiÅŸti. DiÄŸer bir çok Müslüman Hükümdara arz ettiÄŸi gibi, Sultan el-Kamil’e de kısmen bilgi toplayıp öğrenmek ve kısmen de bilmece mahiyetinde bir takım matematik ve felsefe problemleri arz edip sormuÅŸtur ki bunları Mısırlı bir alim baÅŸarı ile çözüp cevaplandırmıştı. Karışık matematiksel problemler ile geometri ve astronomi ile ilgili problemler ise, Musul'da çözülüp cevaplandırılmıştı.117 O, Müslüman filozoflar ile toplanıp tartışmalar yapmaktan hoÅŸlanırdı.118
Sicilya’nın ilmi etkisi ve tercümeler, Batıda müspet ilim, akılcılık ve serbest düşüncenin doÄŸmasında büyük rol oynamıştır. Müslüman eserlerinin Batı’da tanınması, uzun süredir entelektüel bakımdan derin bir uykuda olan Batı dünyasının uyanmasına sebep olmuÅŸtur. Bu kültür teması çağına, XVI. yüzyıl Rönesans’ı ile kıyaslayarak, “XIII. yüzyıl Rönesans’ı” adı verilmiÅŸtir. Çünkü XVI. yüzyıl Rönesans’ının özellikleri sanat ve edebiyata iliÅŸkin olduÄŸu halde, XIII. yüzyıl Rönesans’ı ilk planda olmak üzere ilim ve felsefeyi ilgilendirmektedir.119
Sonuç olarak bilim alanında batının ilerlemesinde Müslümanların rolü çok büyük olmuÅŸtur. Fikir ve düşüncenin birleÅŸme noktasını teÅŸkil eden Sicilya’nın, orta çaÄŸ ilim ve kültürünün yeni nesillere ulaÅŸtırılmasında oynadığı rol önemlidir. Bu dönemde Arapça eserler, Latince’ye tercüme edilerek Rönesans ve ardından modern bilimin doÄŸuÅŸuna zemin hazırlandı. Bu alanda Müslümanların ileri sürdüğü en önemli ve en esaslı fikir, bilime karşı oluÅŸuyla ön plana çıkan kiliseye karşı ilmin din ile baÄŸdaÅŸabileceÄŸini ortaya koymalarıdır.
Zirai Etki
Sicilya’ya gelen ve yerleÅŸen Müslümanlar beraberlerinde Sicilya’da bilinmeyen yeni zirâî usuller getirmiÅŸlerdi. Mısır ve Mezopotamya’da uyguladıkları ziraat ve sulama ilmini120 çok kısa bir sürede buraya taşıyıp121 bu gün bile kullanılan sulama kanalları122 ve tesisleri123 mükemmel sulama tesisleri kurdular.124
Zeytin, pamuk, ÅŸekerkamışı, limon, portakal, zeytin, fıstık gibi o zamana kadar Sicilya bölgesi halkınca bilinmeyen bitkileri yetiÅŸtirdiler.125 Ada sakinlerine portakal, dut, hurma ÅŸeker kamışı ve pamuk üretimini öğrettiler. Zirai alanda bol mahsul almayı bilen Müslümanlar, Normanlar döneminde bu iÅŸleri ileri noktalara vardırdılar.126 O zamana kadar nadasa bırakılan toprakların tam kapasiteyle kullanımı da burada uygulandı. Halen yaÅŸayan yer isimleri ayrıca zirai meyvelerin isimlerinin Arapça orijinalleri gibi olması zirai sahada fatihlerin tesirinin önemini göstermektedir.127 Bugün bile Palermo’da birçok çeÅŸme ismi, tarım ve zanaat kollarında kullanılan birçok Arapça kelime, zirai etkinin kuvvetini açıkça ortaya koymaktadır.128
Böylece asırlar boyunca ülkedeki ticari ve zirai hayat, geniş çapta Müslüman tüccarların elinde kalmış ve ziraat, topraktan bol mahsul alınabilmesi için nasıl hareket edilmesini ve ne yapılmasını gayet iyi bilen Müslüman ziraatçıların idaresi altında refah ve bolluk içinde sürdürülmüştür. İpek böcekçiliği burada uygulanmış, Papirus bitkisi evvelkinden çok daha fazla miktarlarda yetiştirilmiştir.129 M.1184 yılında Sicilya adasını ziyaret eden İbn Cübeyr, burada gördüğü toprağın bereketinden, zengin tabii kaynaklarından ve çok sayıdaki çeşitli geçim vasıtalarından ve meyvelerin çeşit ve bolluğundan son derece etkilenmiştir. 130
Endüstriyel Etki
Müslümanlar Sicilya’da endüstriyel alanda birçok yeniliÄŸe imza attılar.131 Gümüş, bakır, demir132,kükürt, mermer, kına133 ve granit madenlerinin iÅŸletilmesini nizama baÄŸladılar.134 Palermo, gibi ÅŸehirlerdeki Müslüman sanatkârlar yerlilere endüstriyel sanatları öğrettiler. Musul'da XII. yüzyılda baÅŸlatılıp geliÅŸtirilen sanayi dalı olan pirinç eÅŸya üzerine altın, gümüş, yakut ve bakır iÅŸlenmesi buralarda da geliÅŸmeye baÅŸlamıştı. Tekstil, seramikçilik, kâğıt yapımı, ipekçilik ve ÅŸeker istihsali gibi birçok endüstri kollarını geliÅŸtirdiler.135 El sanatlarına verilen önem, mimarideki büyük geliÅŸim, farklı materyalleri iÅŸleme ve ÅŸekil verme yetisi ve Arap entelektüellerin etkileri, Batı toplumlarının OrtaçaÄŸ’ın karanlığından sıyrılıp bu dönemi Aydınlanma çağı niteliÄŸinde geçirmesine olanak saÄŸlamıştı.
Müslüman hükümdarlar tarafından Palermo'daki sarayda kurulan ünlü dikimevi, Sicilya'daki Hıristiyan hanedan mensuplarına, üzerinde Ä°slâmî nakış ve süslemeler, hatta kufi yazılar bulunan kumaÅŸtan dokumaya uzun seneler devam etmiÅŸtir. Ä°mparatorların giydiÄŸi ipek elbise ve çoraplar, üzeri Arap motifleri ile süslü Palermo ipeÄŸi idi.136 O dönemde Sicilya kumaşı dünyaca meÅŸhur idi.137 Mısır ile bu konuda yarışıyordu.138 Ä°talya'nın ilk dokuma sanatkârları, teknik bilgilerini ve süsleme modellerini Sicilya'dan almışlardı. Bu yüzden Ä°talya’da dokunan kumaÅŸlarda Oryantal karakter hâkimdi. XIII. asrın baÅŸlarından itibaren ipek dokumacılığı birçok Ä°talyan ÅŸehrinde esas sanayi dalı haline gelmiÅŸ ve bu ÅŸehirlerde Sicilya'daki örneklerini taklit etmek suretiyle dokunan kumaÅŸlar, Avrupa’nın çeÅŸitli bölgelerine gönderilir bir duruma yükselmiÅŸ bulunuyordu. Bu tür ürünlere Avrupa'da istek o kadar fazlaydı ki, doÄŸulu üslubunda bir takım elbiseye sahip olmayan, kendini güzel giyinmiÅŸ saymıyordu.139
Müslümanlar Sicilya’da gemi sanayinde ileri noktalara ulaÅŸtılar, bitki liflerinden gemi halatları ürettiler ve gemicilikte kullanılan neft sanayini geliÅŸtirdiler. Onlar bu hususta Hint okyanusunda edindikleri bilgi ve tecrübelerin meyvelerini Akdeniz’e getirdiler. Bu geliÅŸmeler daha büyük ve Atlantik’i geçebilen gemilerin yapımı ile sonuçlanacaktır.140 Müslümanların ilme ve bilime kattıkları baÅŸka bir hizmet de pusulayı Batı’ya tanıtmak olmuÅŸtur. Gemicilikteki ilerlemeler ve pusulanın öğretilmesiyle Avrupa’da denizcilik tekniÄŸi çok ilerledi ve coÄŸrafi keÅŸifler bu sayede gerçekleÅŸti.141
Kültür ve medeniyetin yayılmasında birinci derecede önemli olan kâğıdın Avrupa’da yayılmasında Müslümanların rolü büyük olmuÅŸtur. Pahalı bir madde olan ipek yerine daha bol ve tedariki kolay bir madde paçavradan kâğıt imali yapan Müslümanlar, dünya tarihi açısından bu önemli geliÅŸmeyi142Avrupa’ya tanıttılar.143 Böylece kâğıdın kullanılışı, Endülüs ve Sicilya yoluyla Avrupa’ya geçti.144 Avrupa’daki ilk kâğıt fabrikası Palermo’da kuruldu.145 Sonuçta Sicilya üzerinden Avrupa’ya kâğıdın transferi ve Avrupa’da bollaÅŸması da Rönesans’ın sebepleri arasında sayılmaktadır.146
Dil Ve Edebiyat Yönünden Etki
Sicilya’nın Avrupa dil ve edebiyatı üzerinde de etkileri vardır.147 Norman kralı II. Roger Arap ÅŸiiri dinlemeyi seven ve etrafında Arap ÅŸairler bulunduran birisiydi. II. Frederik Müslüman ÅŸairleri Palermo sarayında toplardı. Etrafındakiler Müslüman halkın ağızlarında dolaÅŸan ÅŸiirlerini toplayarak Sicilya ÅŸiiri oluÅŸturmuÅŸlardı.148 Halk dilinde ÅŸiirin yaygınlaÅŸması da Müslüman ÅŸairler sayesinde olmuÅŸtu.149 Bu konuda birçok örnek bulunmaktadır.150
Ä°talyan ÅŸiiri, nesri ve musikisi de Müslüman edebiyatçıların etkisinde kaldı.151 Dante gibi Ä°talyan yazarlar Müslüman edebiyatından etkilendiler. Dante, Maari’den152 ve özellikle de Ä°bn Arabî’nin “Miraç” adlı eserinden etkilenmiÅŸ ve meÅŸhur Ä°lahi Komedya’sını adeta bunun benzeri olarak ortaya koyduÄŸunu söyleyebiliriz.153 Sicilya yoluyla edebiyat alanında Avrupa’ya birçok masal ve hikâye unsuru da geçmiÅŸtir. Bunlar Alp daÄŸları yoluyla kuzeye ulaÅŸmıştır.154 Bunlar arasında Yedi Uyurlar gibi dini anlatım türleri de vardır. Bu etkiler sonraki yüz yıllarda da devam etmiÅŸtir.155 O dönemden kalma Arapça ile yazılan bazı kitabeler ve mezar taÅŸları156 Arapçanın etkisinin göstergelerinden biridir.157
Ä°slam medeniyetinin Batı dillerinde bıraktığı kelimeler de bulunmaktadır. Misal olarak verirsek bu günkü Sicilya’da kullanılan dilde yüzlerce Arapça kelime bulunduÄŸu gibi, yakındaki ada olan Malta adasında ise halen Arapçanın bir lehçesi konuÅŸulmaktadır.158 Batı dillerine geçen Arapça kelimelerin bir kısmı medeniyet üstünlüğünden dolayı kullanılan eÅŸyanın isimleri, bir kısmı da çeÅŸitli alanlardaki ilmi terimlerdir. Bu bilim ve sanat transferi sırasında Arapçanın özellikle güney bölgesinde kullanılan Ä°talyancaya olan etkisi ve Müslümanların buradan ayrıldıktan sonra bölge insanlarının Müslümanlara olan özlemlerinin tarih boyunca devam etmesi de ayrı bir anekdottur.159 Bu, günlük hayattaki Ä°talyancadaki kelimelerden ve isimlerde kullanılan nisbet “ya” sından da anlaşılabilir. 160 Ayrıca misal olarak, transfer olmuÅŸ kelimelerden bazılarını verebiliriz. Zehra(gül) kelimesinden zagara, merc(çayır) margin, ÅŸebeke(aÄŸ) kelimesinden sciabica, rıtl(ölçü) kelimesinden rotolo, kantar kelimesinden cantaro, kafiz(ölçü) kelimesinden cafizu, ÄŸuraf(oda) kelimesinden garaffu divan kelimesinden dohana, kabil(kablo) kelimesinden cable, funduk (otel) kelimesinden fondaco, defter kelimesinden defetari, kelimeleri161 Sicilya’da kullanılmaktadır.162 Bu konuda gerek yer isimlerinden gerek ÅŸahıs isimlerinden birçok örnek verilebilir. 163
Sonuç
Müslümanların kontrolünde yaklaşık 250 yıl süren fiilî hâkimiyetten ve 400 yıl süren ikametten sonra Sicilya’da Ä°slam’ın ve Müslümanların durumu büyük oranda sona erse de, etkisi tarihte yerini almış ve günümüze kadar devam etmiÅŸtir. Ä°slam hakimiyeti boyunca, her alanda sahip oldukları deha sayesinde, Ä°slam sanat ve kültürü alanında ortaya çıkan zengin fikri patlamada tam bir verimliliÄŸe ulaşılmıştır. DoÄŸrusu X. asrın ortalarından itibaren Ä°slam dünyasındaki birikim açık bir ÅŸekilde kıta Avrupa’sını sarmıştır. Bu etki sadece bilim teknik alanında deÄŸil günlük yaÅŸam tarzı ile de alakalıdır. Yani Batı karanlık çaÄŸdan kurtulduysa bunu biraz da Sicilya’ya borçludur.
Sicilya, Haçlı Seferleri ve Endülüs ile birlikte Ä°slam Medeniyetinin Batıya etki yaptığı üçüncü bir yoldur. Rönesans’ın Batının aydınlanmasına en fazla etkiyi yaptığını kabul edersek, Avrupa’nın Ä°slam Medeniyetinden en fazla etkilendiÄŸi ana damar Sicilya’dır denilebilir. Bu anlamda Sicilya’daki Ä°slam Medeniyeti, Ä°slam kültür ve medeniyetinin bir paratoneri, iletkeni olmuÅŸtur. Böylece Avrupa’nın içinde bulunduÄŸu karanlık devir bir deÄŸiÅŸim gösterirken, bunda en önemli pay Müslümanlara aittir. Ä°slam Dünyasında üretilen bilim, felsefe ve teknolojiler, atlama taşı olarak farz edebileceÄŸimiz bu önemli adadan Avrupa’ya nakledilmiÅŸtir. Avrupa’daki aydınlanma sürecinin de özellikle Sicilya’nın kuzeyinde yer alan Ä°talya’dan baÅŸlaması bunun en önemli kanıtlarından biri sayılabilir. Müslümanlar, Avrupa’ya Sicilya yoluyla birçok teknoloji yanında, kâğıt, pusula ve barut gibi teknolojik ve askeri alanda Avrupa’yı çok ileri noktalara götürecek hayati keÅŸifleri öğretmiÅŸlerdi. Yapılan çeviriler ile Batılılar, kendilerinden kat kat üstün olan bu bilim ve teknoloji karşısında endiÅŸeye düşmüş, Ä°slâm’dan ve onun siyasi kuvvetinden telaÅŸlanıp çok yoÄŸun bir gayretle bunları elde etmenin yollarını araÅŸtırmaya baÅŸlamışlardı. Bu gayret de Batının atılıma girmesine sebep olmuÅŸtu. Sonuç olarak bilim alanında batının ilerlemesinde Müslümanların rolü çok büyük olmuÅŸtur. Fikir ve düşüncenin birleÅŸme noktasını teÅŸkil eden Sicilya’nın, orta çaÄŸ ilim ve kültürünün yeni nesillere ulaÅŸtırılmasında oynadığı rol önemlidir. Bu dönemde Arapça eserler, Latince’ye tercüme edilerek Rönesans ve ardından modern bilimin doÄŸuÅŸuna zemin hazırlandı. Bu alanda Müslümanların ileri sürdüğü en önemli ve en esaslı fikir, bilime karşı oluÅŸuyla ön plana çıkan kiliseye karşı ilmin din ile baÄŸdaÅŸabileceÄŸini ortaya koymalarıdır.
Dipnot:
1 Casim Avcı, İslam Bizans İlişkileri, İstanbul, 2003, 197.
2 Edip Akyol, “Ä°slâm Medeniyeti’nin Batı’ya Etkileri Ä°le Ä°lgili Bazı DeÄŸerlendirmeler”, Ä°stem, Konya, 2006, Sayı, VI, s. 118.
3 Bkz Philip K. Hitti, İslam Tarihi, Çev; Salih Tuğ, İstanbul, 1989, II, 975.
4 Avcı, 27.
5 Ä°bnu’l-Esîr, el-Kamil, Beyrut, 1995, I, 339.
6 Ä°bnu’l-Esîr, IV, 109.
7 Ä°bnu’l-Esîr, III, 199; Ä°bn Kesir, el-Bidaye ve’n-Nihaye, Beyrut, 2005, V, 323.
8 Halife b. Hayyat, Tarihu Halife b. Hayyat, Çev; Abdülhalık Bakır, Ankara, 2001, 390.
9 Ä°bnu’l-Esîr, V, 146.
10 Ä°bnu’l-Esîr, V, 174.
11 Halife b. Hayyat, 412.
12 Ä°bnu’l-Esîr, V, 185.
13 Halife b. Hayyat, 416.
14 Ä°bnu’l-Esîr, V, 456.
15 Ä°bn Kesir, VII, 414.
16 Ä°bnu’l-Esîr, VII, 61.
17 İhsan Abbas, el-Arabu fi Sıkılliyye, Beyrut, 1975, 34.
18 Ä°bnu’l-Esîr, VI, 333.
19 Ä°bnu’l-Esîr, VII, 320.
20 Ä°bnu’l-Esîr, VIII, 72. Son yüzyıllardaki dünya mafyasının ağırlıklı bölümünün Sicilya’dan çıkması da dikkate deÄŸerdir.
21 Bu hoÅŸ görü sayesinde adada Ä°slam yayılmıştır. Ä°bn Havkal, baÅŸkent Palermo’daki gördüğü mescit sayısına hayret ederek baÅŸka bir beldede bu kadar mescit görmediÄŸini söyler. Ä°bn Havkal, Suretu’l-Arz, Beyrut, 1938, 120.
22 Haydar Bammat, Ä°slam’ın Çehresi, Çev; Osman Fehmi Giritli, Ä°stanbul, 1975, 259.
23 Ä°bnu’l-Esîr, VIII, 471.
24 Ä°hsan Abbas, 56.
25 Ä°bnu’l-Esîr, IX, 13.
26 Hitti, II, 962.
27 İbrahim Sarıçam, Seyfettin Erşahin, İslam Medeniyeti Tarihi, Ankara, 2006, 246.
28 Ä°bnu’l-Esîr, VIII, 337.
29 Ä°bnu’l-Esîr, IX, 193.
30 Fikret Işıltan, “Sicilya”, Ä°A, X, 595.
31 Abdurrahman Bedevi, Batı Düşüncesinin OluÅŸumunda Ä°slam’ın Rolü, Çev; Muharrem Tan, Ä°stanbul, 2002, 7.
32 İbrahim Altan, İslam Tarihinde Sicilya Adasının Yeri, İstanbul, 1993, 84-85.
33 Altan, 92.
34 İbn Cübeyr, Endülüsten Kutsal Topraklara, Çev; İsmail Güler, İstanbul, 2003, 240.
35 Ancak bütün bu gelişmeler adadaki Müslümanlara hiç bir baskının olmadığı anlamına gelmez. Buradaki
korkunç baskılardan İbn Cübeyr uzun uzun bahsetmektedir. İbn Cübeyr, 251.
36 II. Frederik, etrafında saygı duyduğu İslam âlimleriyle oturumlar düzenler ve onların kendisini sözüne ters
söyledikleri sözleri kabullenir, hatta onlara karşı çıkanları sustururdu. Ä°bnu’l-Esîr, XI, 100.
37 Bekir Karlığa, İslam Düşüncesinin Batı Düşüncesine Etkileri, İstanbul, 2004, 170.
38 Bernard Lewis, Müslümanların Avrupa’yı KeÅŸfi, Byy., Trz., 216.
39 Bkz. Amin Maalouf, Ölümcül Kimlikler, Çev; Aysel Bora, İstanbul, 2000, 50.
40 Ä°bn Havkal, 119.
41 İbn Cübeyr, 250.
42 Bammat, Ä°slam’ın Çehresi, 259.
43 Hitti, II, 966.
44 Ahmet Gürkan, İslam Kültürünün Garbı Medenileştirmesi, Ankara, Trz. 305.
45 Bernart Lewis, Tarihte Araplar, Ä°stanbul, 2000, 162, 159.
46 Akyol, 119.
47 Bkz. Montgomery Watt, Ä°slam’ın Avrupa’ya Tesiri, Ä°stanbul, 1986, 23.
48 Altan, 80.
49 Bkz. Bammat, Ä°slam’ın Çehresi, 260.
50 Ä°hsan Abbas, 147.
51 Hitti, I, 495.
52 İbn Cübeyr, 243-246.
53 Ä°hsan Abbas, 146.
54 El-Haşimî, IX, 46.
55 Akyol, 122.
56 Sigrid Hunke, Batıyı Aydınlatan İslam Güneşi, Çev; Servet Sezgin, İstanbul, 1972, 300.
57 Karlığa, 163.
58 Hunke, 301.
59 Hitti, II, 966.
60 Karlığa, 163.
61 Altan, 87.
62 Lewis, Müslümanların Avrupa’yı KeÅŸfi, 162.
63 Hunke, 298, 306.
64 Hitti, II, 966; Karlığa, 164.
65 Ä°hsan Abbas, 145.
66 İdrisi, Nüzhetu'l-Müştâk fî İhtiraki'l-Âfak, Beyrut, 1989, I, 4.
67 Hasan Hallak, Alakatu’l-Hadariyye Beyne’ÅŸ-Åžark ve’l- Äžarb fi’l-Usuri’l-Vusta, byy, 1986, 127; Karlığa, 165.
68 Altan, 93.
69 Hunke, 305.
70 Mustafa Sibai, Ä°slâm Medeniyeti’nden Altın Tablolar, Çev; Nezir Demircan-M. Sait ÅžimÅŸek, Konya, 1979, 42.
71 Bkz. Hitti, II, 973.
72 Karlığa, 168.
73 Hunke, 303-304
74 Mustafa Ateşmen, Avrupalı Gözüyle İslâm, Byy, 1973, 38.
75 M.G.S. Hodgson, Ä°slam’ın Serüveni, Çev; Heyet, Ä°stanbul, 1993, II, 400; Sarıçam, 247.
76 Hitti, II, 975.
77 Karlığa, 163.
78 Hitti, II, 969.
79 İbn Cübeyr, 248.
80 Karlığa, 169.
81 Bedevi 43
82 Will Durant, Ä°slam Medeniyeti, Orhan Bahaettin, Byy, Trz., 176.
83 Nesimi Yazıcı, İlk Türk İslam Devletleri Tarihi, Ankara, 2002, 83.
84 Altan, 134.
85 Akyol, 129..
86 Hitti, II, 976.
87 Bedevi, 46.
88 Ä°hsan Abbas, 92.
89 Hodgson, II, 399.
90 Ä°bn Havkal, 126.
91 George Makdisi, OrtaçaÄŸ’da Yüksek Öğretim, Çev; Ali Hakan ÇavuÅŸoÄŸlu, Tuncay BaÅŸoÄŸlu, Ä°stanbul, 2004, 415.
92 Ä°drisi, I, 8.
93 Hitti, II, 976; et-Tıbi, 12.
94 Watt, 31.
95 Altan, 126.
96 Haydar Bammat, Garp Medeniyetinin Kuruluşunda Müslümanların Rolü, Çev; Avni İlhan, İstanbul, 1966, 69.
97 Et-Tıbi, 251.
98 Et-Tîbî, 262.
99 Hunke, 319.
100 Karlığa, 168.
101 Bammat, Ä°slam’ın Çehresi, 260.
102 De Lacy O’leary, Ä°slâm Düşüncesi ve Tarihteki Yeri, Çev; Hüseyin Yurdaydın, Y. Kutluay, Ankara, 1971, 168.
103 Watt, 37.
104 Hitti, II, 972-975.
105 Hodgson, 401.
106 Otto Spies, Doğu Kültürünün Avrupa Üzerindeki Tesirleri, Çev; Neşet Ersoy, ATO Dergisi İlave Yayınları, No: 8,
Ankara, 1974, 6,7.
107 İsmet Kayaoğlu, İslâm Kurumları Tarihi, Konya, 1994, II, 92.
108 Hunke 218.
109 Hunke, 216.
110 Watt, 73.
111 Et-Tıbi, 251.
112 Hunke, 211-212.
113 Sarıçam, 248.
114 Altan, 104.
115 Hunke, 238.
116 Hunke, 358; Altan, 101.
117 Bkz. Karlığa, 169.
118 Et-Tîbî, 266.
119 KayaoÄŸlu, 93.
120 Bkz Ä°bn Havkal, 118.
121 AteÅŸmen, 39.
122 Celile Naci El-HaÅŸimî, “Suverun mine’l-Hadarati’l-Arabiyye, fi’s-Sıkılliyye”, el-Mavrid, BaÄŸdat, 1980, IX, 45.
123 Altan, 145.
124 Lewis, Müslümanların Avrupa’yı KeÅŸfi, 159.
125 El-Haşimî, IX, 45.
126 Bammat, Ä°slam’ın Çehresi, 259.
127 Et-Tıbi, 10.
128 Lewis, Müslümanların Avrupa’yı KeÅŸfi, 171.
129 Hitti, II, 967.
130 İbn Cübeyr, 242.
131 Bammat, Ä°slam’ın Çehresi, 259.
132 El-Haşimî, IX, 45.
133 Altan, 147.
134 Gürkan, 282.
135 Hitti, II, 967.
136 Akyol, 127.
137 Altan, 145.
138 El-Haşimî, IX, 46.
139 Altan, 91.
140 Watt, 43.
141 Akyol, 130.
142 Adam Mez, Onuncu Yüzyılda İslâm Medeniyeti, Çev. Salih Şaban, İstanbul, 2000, 528.
143 KayaoÄŸlu, 97.
144 Watt, 34; Hitti, II, 896.
145 Et-Tıbi, 11.
146 Yazıcı, 39.
147 Bak. Ä°hsan Abbas, 180.
148 Bammat Ä°slam’ın Çehresi, 260.
149 Altan, 136.
150 Bkz. Ahmet Tevfik El-Medeni, Ä°ÅŸraku Envaru’l-Medeniyyetu’l-Ä°slamiyye Ala Avrupa Min Ceziretu’s-Sıkılliyye,
Cezair, 1980, IV, 346.
151 Watt, 37.
152 Bammat Ä°slam’ın Çehresi, 281.
153 Bedevi Dante’nin Ä°bn Arabi’nin Miraç isimli kitabından etkilenmesini uzunca anlatmaktadır. Bkz. 30.
154 Hitti, II, 975.
155 Bedevi, 78.
156 El-Medeni, 340.
157 Altan, 135.
158 Emin Tevfik Et-Tîbî,” Devru’s-Sakaliyye fi Ä°ntikali’l-Ulum ve’l-Mearif el-Arabiyye ila Avrupa”, Tarihu’l Ulum
Ä°nde’l-Arab, C.2, byy, 1987, 251.
159 Bunlardan biri olan Sicilyalı Michele Amari’dir. Bkz. Altan, 7.
160 Mazerani, Berluskoni, Covanni, gibi, bkz. Altan, 151.
161 Bu konuda Arapçadan geçen isimlerin uzun listesi için bkz. Hallak, 145.
162 Hunke, 342.
163 Endorya Burozo, El-Müslimun Fi Sıkıliyya ve Tesiruhum Fi Kurunu’l-Vusta, Cezair, 1980, IV, 205.
BibliyoÄŸrafya:
· Abbas Ä°hsan, el-Arabu fi Sıkılliyye, Beyrut, 1975.
· Ahmet Tevfik El-Medeni, Ä°ÅŸraku Envaru’l-Medeniyyetu’l-Ä°slamiyye Ala Avrupa Min Ceziretu’s-Sakaliyye, Cezair, 1980.
· Akyol Edip, “Ä°slâm Medeniyeti’nin Batı’ya Etkileri Ä°le Ä°lgili Bazı DeÄŸerlendirmeler”, Ä°stem, Konya, 2006, Sayı, VI.
· Altan Ä°brahim, Ä°slam Tarihinde Sicilya Adasının Yeri, Ä°stanbul, 1993.
· Amin Maalouf, Ölümcül Kimlikler, Çev; Aysel Bora, Ä°stanbul, 2000.
· AteÅŸmen Mustafa, Avrupalı Gözüyle Ä°slâm, Byy, 1973.
· Avcı Casim, Ä°slam Bizans Ä°liÅŸkileri, Ä°stanbul, 2003.
· Bammat Haydar, Garp Medeniyetinin KuruluÅŸunda Müslümanların Rolü, Çev; Avni Ä°lhan, Ä°stanbul, 1966.
· Bammat Haydar, Ä°slam’ın Çehresi, Çev; Osman Fehmi Giritli, Ä°stanbul, 1975.
· Bedevi Abdurrahman, Batı Düşüncesinin OluÅŸumunda Ä°slam’ın Rolü, Çev; Muharrem Tan, Ä°stanbul, 2002.
· Burozo Endorya, El-Müslimun Fi Sakaliyya ve Tesiruhum Fi Kurunu’l-Vusta, Cezair, 1980.
· Celile Naci El-HaÅŸimî, “Suverun mine’l-Hadarati’l-Arabiyyeti, fi’s-Sıkılliyye”, el-Mavrit, BaÄŸdat, 1980.
· Durant Will, Ä°slam Medeniyeti, Orhan Bahaettin, Byy, Trz.
· Emin Tevfik Et-Tîbî,” Devru’s-Sakaliyye fi Ä°ntikali’l-Ulum ve’l-Mearif el-Arabiyye ila Avrupa”, Tarihu’l Ulum Ä°nde’l-Arab, C.2, byy, 1987.
· Gürkan Ahmet, Ä°slam Kültürünün Garbı MedenileÅŸtirmesi, Ankara, Trz.
· Halife b. Hayyat, Tarihu Halife b. Hayyat, Çev; Abdülhalık Bakır, Ankara, 2001.
· Hasan Hallak, Alagatu’l-Hadariyye Beyne’ÅŸ-Åžark ve’l- Äžarb fi’l-Usuri’l-Vusta, byy, 1986.
· Hitti Philip, Ä°slam Tarihi, Çev; Salih TuÄŸ, Ä°stanbul, 1989.
· Hodgson M.G.S., Ä°slam’ın Serüveni, Çev; Heyet, Ä°stanbul, 1993.
· Hunke Sigrid Batıyı Aydınlatan Ä°slam GüneÅŸi, Çev; Servet Sezgin, Ä°stanbul, 1972.
· Işıltan Fikret, “Sicilya”, Ä°A, X, 595.
· Ä°bn Cübeyr, Endülüsten Kutsal Topraklara, Çev; Ä°smail Güler, Ä°stanbul, 2003.
· Ä°bn Havkal, Suretu’l-Arz, Beyrut, 1938.
· Ä°bn Kesir, el-Bidaye ve’n-Nihaye, Beyrut, 2005. 16
· Ä°bnu’l-Esir, el-Kamil, Beyrut, 1995.
· Ä°drisi, Nüzhetu'l-Müştâk fî Ä°htiraki'l-Âfak, Beyrut, 1989. · Karlığa Bekir, Ä°slam Düşüncesinin Batı Düşüncesine Etkileri, Ä°stanbul, 2004.
· KayaoÄŸlu Ä°smet, Ä°slâm Kurumları Tarihi-II, Konya, 1994.
· Lewis Bernard, Müslümanların Avrupa’yı KeÅŸfi, Çev; Nimet Yıldırım, Byy., Trz..
· Lewis Bernard, Tarihte Araplar, Çev; Hakkı Dursun Yıldız, Ä°stanbul, 2000, 162.
· Makdisi George, OrtaçaÄŸ’da Yüksek Öğretim, Çev; Ali Hakan ÇavuÅŸoÄŸlu, Tuncay BaÅŸoÄŸlu, Ä°stanbul, 2004.
· Mez Adam, Onuncu Yüzyılda Ä°slâm Medeniyeti, Çev. Salih Åžaban, Ä°stanbul, 2000.
· O’leary De Lacy, Ä°slâm Düşüncesi ve Tarihteki Yeri, Çev; Hüseyin Yurdaydın, Y. Kutluay, Ankara, 1971.
· Sarıçam Ä°brahim, Seyfettin ErÅŸahin, Ä°slam Medeniyeti Tarihi, Ankara, 2006.
· Sibai Mustafa, Ä°slâm Medeniyeti’nden Altın Tablolar, Çev; Nezir Demircan-M. Sait ÅžimÅŸek, Konya, 1979.
· Spies Otto, DoÄŸu Kültürünün Avrupa Ãœzerindeki Tesirleri, Çev; NeÅŸet Ersoy, ATO Dergisi Ä°lave Yayınları, No: 8, Ankara, 1974.
· Watt Montgomery, Ä°slam’ın Avrupa’ya Tesiri, Çev; Hulusi Yavuz, Ä°stanbul, 1986.
· Yazıcı Nesimi, Ä°lk Türk Ä°slam Devletleri Tarihi, Ankara, 2002.
Henüz yorum yapılmamış.